Elbette
burada bahsi geçen astronomi ile ilgili bir yaklaşım değil.
Yaşamımızdaki karanlık ve aydınlığı kabullenmek ile ilgili
kimine göre doğru yada yanlış düşüncelerimi bu yazıyla
anlatmak istedim. Ay'ın karanlık yüzü nedir? Ya da ne anlama
gelmeli? Her olayın ya da her nesnenin karanlık tarafını yahut
kötü bir yönünü görmek için uğraşmalı mıyız? Tabi ki
hayır. Karanlık taraf bizler görmeye çalışsak da çalışmasak
da zaten var olmaya devam edecek bir unsurdur.
Bizler
yeryüzündeki varoluşumuzu bir şekilde devam ettirmeye çalışan
canlılarız.Bu uğraş sırasında birçok güzel ve kötü unsurla
karşı karşıya geliyoruz. İstesek de hepsinden kurtulma şansımız
olmuyor. Hatta bazılarına mecburen katlanıyoruz. Bu unsurlar asla
vazgeçemeyeceğimiz işte, evde, karşılaştığımız canlı yada
cansız her şey de karşımıza çıkabilir.
Düşünün
ki bir iş buldunuz fakat olanakları iyi olmasına rağmen kendinize
zaman ayırmanıza kesinlikle izin vermiyor ya da tam tersi olsun;
olanakları kötü ama bol miktarda zamanınız var bu kez de geçinme
sorunu yaşıyorsunuz. Farz edelim konu hayatınızdaki bir insan
sevgiliniz ya da ailenizden biri olabilir. Bu kişinin son derece
geçimsiz kaba ya da toplum tarafından hoş görülmeyecek taraflara
sahip bir insan olduğunu sayalım. Ne olursa olsun kolaylıkla
hayatınızdan çıkaramayacağınız bu insanın karanlık yönlerini
kabullenip hayatınıza devam etmekten başka bir çaremiz var mı?
Belki var belki yok kim bilir;her şeyden vazgeçebilen bir
insansanız hayatınızdaki bütün bu unsurları bir kerede sonsuza
dek yaşamınızdan çıkarabilirsiniz. Elbette yeni kurduğunuz
hayatınızdaki unsurların hiçbirinin karanlık tarafı
olmayacağına inanıyorsanız.
Sonuç olarak başlangıçtan günümüze kadar gelen insanlık tarihinin bize kanıtlamış olduğu gibi insanlar kusursuz değildir. Bizler kendi karanlığımızı içimizde gittiğimiz her yere taşıyoruz. Çoğunlukla aydınlık yüzümüzle etrafta dolaşırken karanlığımızı pusuda bekletiyoruz. Bu sebeptendir ki önce kendi içimizdeki karanlık tarafımızı görüp kabul etmeliyiz ki çevremizdeki diğer unsurların karanlık ve aydınlık yönlerine bir arada ve tarafsız olarak bakabilme yetisine sahip olabilelim.
Sonuç olarak başlangıçtan günümüze kadar gelen insanlık tarihinin bize kanıtlamış olduğu gibi insanlar kusursuz değildir. Bizler kendi karanlığımızı içimizde gittiğimiz her yere taşıyoruz. Çoğunlukla aydınlık yüzümüzle etrafta dolaşırken karanlığımızı pusuda bekletiyoruz. Bu sebeptendir ki önce kendi içimizdeki karanlık tarafımızı görüp kabul etmeliyiz ki çevremizdeki diğer unsurların karanlık ve aydınlık yönlerine bir arada ve tarafsız olarak bakabilme yetisine sahip olabilelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder